Ankara-Bandırma Bisiklet Turu 6.Gün

6.Gün İznik-Mudanya,Burgaz

İznik gölü kenarında dalga sesleriyle mışıl mışıl uyuduk gece. Sabah saat 06:00 da uyandım.Benden sonra Murat abide kalktı ve toparlanmaya başladık. Murat abi kahvaltıyı hazırladı bir güzel karnımızı doyurduk. Sabah faslını geçiyorum direk 🙂 Klasik toparlanmalardan sonra saat 9 gibi yola düştük. Hava kapalı ve bulutluydu.

İznik gölü yolu o kadar güzeldi ki anlatamam. Sanki Asya ülkelerinden birinde yağmur ormanlarında falan sürüyorsun. Hava kapalı, yağdı yağacak, etrafta yemyeşil bitki örtüsü ortasında sen. Dar bir yol var ama araç trafiği yok henüz. Manzara şahane anlatamam. Bir ara koptuk aramızda mesafeler açıldı. Birkaç saat olmadı henüz bir benzinlikte durduk mola için. Benzinliğin sahibi bizi görünce hemen çay ikram etti masasına oturduk sohbete başladık. Kendisi de Ankaralı çıkmasın mı! Biraz sonra Murat abi’de aramıza katıldı. Çay, bisküvi sohbet güzel gitti. Bir süre önce buradan geçen bir Japon tur bisikletçisini de ağırlamışlar o hikayeyi anlattı bize. Bayağı cana yakın bir arkadaştı sağ olsun.

Bir 20 dakika kaldık orada sonra yola devam ettik. Gemlik İznik yolundan devam ettik. Gölün diğer tarafında yol çalışması olduğundan yolu buraya vermişler ve biraz araç yoğunluğu başladı. Yer yer kamyonlar geçiyordu. Çok güzel yerlerden sürmeye devam ediyorduk. Bir süre sonra yağmur başladı. Osman abi önden koptu gitti arkamda kalan Murat abi ise görünmüyordu. Osman abiyemi yetişeyim Murat abiyi mi bekleyeyim derken ben Osman abiye yetişmek için var gücümle pedala bastım. Yol soğuk asfalt diye tabir ettiğimiz cinstendi, ayrıca yolun sağı kamyon tekerlerinin ağırlığından çökmüş asfalt çukurları bisikleti savuruyordu. Yağmurun etkisi ile birlikte arka teker yalpalıyordu arada. Ben 35km hızla devam ediyordum birden arka teker kaydı ve bisiklet yan yattı. Yatar yatmaz yerde 180 derece döndü bisiklet ve ben kafamı kaldırdığımda arkama bakıyordum. Karşımda arkamdan gelen araç ile göz göze geldim. Öyle bir andı ki anlatamam. Saliselik olay. Araç içinde şoför ve yanındaki kişi bana bakıyordu. Araç Allahtan tam zamanında durmuştu. Eğer kamyon olsa ve yakın olsa sonuç daha kötü olabilirdi. Durumumu sordular. Bende bir şey yoktu işaretleştik ve ben kenara çekildim onlar devam etti. Arka vaude çanta zedelenmiş ve minik bir delik açılmıştı. Bununla atlattık diye teselli bulup yola devam ettim.

Daha dikkatli bir şekilde hızımı 9km’ye kadar düşürdüm (Neredeyse normal bir yürüme hızına yakın). Çünkü hem korktum hem de yolda trafik arttı. Mecburen daracık yolda sağdan gidince o çöken asfaltın çukurları öyle sallıyordu ki bisikleti sanki her an düşecekmişim gibi oluyordu. Dikkatle gittikten sonra yağmur kesildi. Orhangazi’den Gemlik’e doğru ilerledik. Biraz ilerde durup Murat abiyi bekledim. Murat abi geldi. “Abi ben düştüm” dedim. O da; “bende düştüm” dedi. 🙂 Osman abi ortada yoktu. Biraz devam ettik 200 m ilerde Osman abide durmuş bizi bekliyordu. Murat abi Osman abiye biraz serzenişte bulundu. “Neden beklemedin” vb. sonra karşıdaki çeşmeden sularımızı tazeleyip devam ettik yola.

Gemlik İznik gölü yolu bitti ve bir süre sonra Bursa-Yalova otoyoluna bağlandık. Gemlik istikametine doğru devam ettik. Artık anayol ve trafik başlamıştı. Otoyoldan saldık kendimizi aşağı doğru ve ilerde dondurma molasına durduk. Gemlik merkeze girmeden devam ettik ve nihayet Marmara Denizi bize göz kırpmıştı. Bundan sonra deniz manzarası turumuza eşlik edecekti. Biraz rampa tırmandık ve Gemlik koyunu videoya çektim. Anneme video gönderdim çünkü ben doğmadan önce birkaç sene burada yaşamışlardı. Bursa caddesinden Mudanya yoluna doğru devam ettik .Biraz acıkmıştım durup hurma yedim. Kurşunlu sahiline gelince bir parkta durup mola verdik. Marketten soda ve bisküvi aldık. Hemen yanımızda park etmiş kamyonette sebze meyve satan arkadaş vardı. Tam buraların şivesiyle öyle güzel konuşuyordu ki küçüklüğümde buralara geldiğim günler aklıma geldi. Buraların şivesi pek hoş gelir bana hep.

Biraz daha gittikten sonra yemek için Kurşunlu sahilde bir mekana oturduk. Sucuk ekmek söyledi Murat abi. Ben salaş bir yer beklerken o lüks büftekçi (steak house) tarzı bir yere oturttu bizi. Denize sıfır masalarda sparişimizin gelmesini beklerken sahile vuran dalgalar ile biraz ıslandık. Sucuk ekmeklerimizi denize nazır yedikten sonra kallavi bir hesap ödedikten sonra yolumuza devam ettik. Yavaştan artık akşam olmaya başlamıştı ve biz kalacak yer aramaya başladık. Sahil yolundan devam ediyorduk ufak ufak rampalar başlamıştı. İlk rampayı ben tırmandım ama arkamdan gelen yoktu. Uzun bir süre bekledim bizimkileri ve ne yalan söyleyim iyiden iyiye öfkelenmiştim. Hava kararmak üzereydi ve hala kalacak yer bulamamıştık. (Aradan 5 ay geçti ve ben bu turdan sonra 2 tur daha yaptım ve şimdi öyle komik geliyor ki anlatamam) Tepede bizimkileri 15 dakika kadar bekledim. Önce Osman abi geldi, aşağıda kamp alanı varmış ora ile konuşup fiyat almışlar. Benim tecrübesizliğim ve aceleciliğimden dolayı telaşa kapılmıştım. Abilerimin tecrübesinden dolayı beklentim çok yüksekti ve saatler ilerledikçe paniklemeye başlamıştım. O sırada annem aramış ve durumumu sormuştu, telaşlanmasın diye yerimizi bulduğumuzu söylemiştim. Sinirlenmiştim ve basıp pedala devam ettim. Yine sağlam bir tırmanıp sonra inişe geçtim. İndiğimde yer bulurum derken tekrar çok sağlam bir rampa geldi. O sinirle iyi tırmandım diyebilirim. Tırmanış sonrası baktım solda bilindik bir zincir market orada durup birilerine sahili sordum. Güneş batmak üzereydi artık sahile doğru inişe geçtim. Burgaz Altın kum Halk Plajına indim. Orada bir tur attıktan sonra plajda ki büfeci arkadaş ile sohbet ettik. Sağ olsun hemen büfenin dibinde çadır kurabileceğimi söyledi. Bizimkilerden ses yoktu ve ben bayağı yorulmuş ve stres olmuştum. Güzelyalı marinaya doğru 1 km kadar pedallayıp tekelden bira aldım kendime. Tekrar Altın kum sahile döndüm ve bizimkileri beklerken demlenmeye başladım. 20 dakika sonra bizim abiler geldi ve çadırlarımızı sahile kurmaya başladık. Bütün stres ve yorgunluk bir anda gidip yerini keyife bırakmaya başlamıştı. Denize girip serinledik, yemeğimizi yaptık. Sahilde insanlar sohbette keyifteydi. Bizlerse Ankara’dan çıkıp gelen maceracı bisikletçiler olarak oradaydık. Bu günde böyle geçti dostlar. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göster
Gizle
Scroll to Top
Verified by ExactMetrics