Ankara-Bandırma Bisiklet Turu 3.Gün

Categories Bisiklet, Bisiklet TurlarıPosted on

3.Gün, Nallıhan – Göynük


Bugün sabah 06:00 da uyandık. Tura baÅŸlamadan önce evde de uyumakta zorlanıyordum. Ä°ki gündür gece 23:00 da yatıyorum ve 02:00’a kadar uyuyamıyorum. Fakat sabahları yine de dinç bir ÅŸekilde uyanıyorum.

Toparlanma baÅŸlıyor yavaÅŸtan ve daha sonra kahvaltı ile devam ediyoruz. Murat abi kahvaltıyı hazırlarken bana seslendi, “Volkan taze ekmek alsan da yesek” dedi. Bu spariÅŸ üzerine Nallıhan merkeze doÄŸru pedalladım. Ufak ÅŸirin bir yer gibi geldi bana merkez. Birkaç kiÅŸiye sorup dört döndüm, sabah erken olduÄŸu için ekmek bulmakta zorlandım ama görevi baÅŸarıyla tamamlayıp taze ekmek ile döndüm. Kahvaltıda haÅŸlanmış yumurta, peynir, zeytin, helva ve çay hep tur boyunca standart menümüz oldu. Toparlanmaları tamamladık ben bulaşıkları hallettim ve çadır kurduÄŸumuz alanda mıntıka yaptık. Daha sonra benzinlik sahibine teÅŸekkür edip Nallıhan’dan çıktık ve Göynük’ e doÄŸru yola koyulduk.

Haydi pedallara kuvvet. Artık Coğrafya değişti, tur sanki şimdi başlamıştı. Sağımız solumuz ağaçlar, yeşil doğa, Kuş sesleri, cırcır böceklerinin vızıltısı ile birlikte soğuk asfaltta sabah serinliğinde yolumuza devam ettik. Neydi o kabus gibi iki gün. Ama olsun evden çıktım geldim ta buralara kadar. İleride bunu başarmış olmanın ve anlatmanın keyfini sonuna kadar yaşayacak ve kendimle gurur duyacaktım. Yıllarca özel sektörde gece gündüz demeden çalışmak, gezen insanlara gıpta ile bakmak ve hiç bir şey yapamamak. Sadece senede bir hafta bilemedin en fazla 10 gün izinli olmak ve o zamanda ne yapacağını şaşırmak nedir çok iyi bilirim. İşte bu yüzden, sırf bu yüzden kendimle gurur duyuyorum, çünkü artık o dünyadan sıyrılmayı başardım.

Ä°l sınır tabelalarında fotoÄŸraf çektirmeye devam ederek ÅŸarkılarla, türkülerle ilerliyoruz. Yanıma aldığım bluetooth hoparlörü bisikletin matara kafesine yerleÅŸtiriyorum. Osman abinin telefon ile eÅŸleÅŸtiriyoruz ve o ÅŸarkıları telefonundan açıyor arkasından ben hoparlör ile geliyorum. Türk sanat müziÄŸi çalıyor bizde eÅŸlik ediyoruz soliste. YeÅŸillerin arasında kalan köyleri görüyoruz bizim için köy ama artık yasalarda mahalle olarak geçtiÄŸi için tabelalarda … mahallesi yazıyor. Yol kenarında bulunan bir köy mezarlığının yanından geçerken kapısında, “Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi” yazan tabelayı görünce gülüyorum ama bir yandan da 3 gündür hala Ankara il sınırından çıkamadığım aklıma geldikçe sinirim bozuluyor. Sanki Kızılay otobüsü gelecek binip geri dönecekmiÅŸiz gibi gereksiz espriler yapıyorum.

Nallıhan-Göynük bisiklet turu

Yol kenarında saÄŸlı sollu yükselen Dut ve kiraz aÄŸaçlarından meyve yedik bol bol. Ayrıca buralarda çokca çeÅŸmeye denk geldik. Yol çok tenha ve düzgün devam ediyordu. Osman abi ile birlikte sürüp bir süre sonra gölgede Murat abinin gelmesini bekliyorduk. Bilecik yoluna sapıp Göynüğe doÄŸru devam ettik. Nallıhan’dan sonra çaktırmadan ufak ufak tırmandırıyordu yol bizi . Birkaç tane öyle güzel kamp atacak yer geçtik ki içimiz gitti. Fakat henüz saat çok erken olduÄŸu için durmadık. Su molaları, atıştırmalar ve sıkı bir rampa tırmanışından sonra Sarılar köyü Petrol ofisine geldik. Petrolde gölgede oturan amca ile güzel bir sohbet ettik. Oradan buradan derken amca rampadan önce ki köyde oturuyormuÅŸ. Bir süre sonra Murat abi geldi, aÅŸağıda bir teyzeden su istemiÅŸ, teyze yabancı turist sanmış Murat abiyi. Bizim konuÅŸtuÄŸumuz amca da o teyzenin kocası çıkmasın mı! 🙂 Amca, ” hanım az önce aradı da söylediydi beni bi turist geldi su verdim ama Türkçe konuÅŸuyordu” demiÅŸ. Suratımızda gülücükler açtı tabi hemen. Sohbet sırasında soda ve su içtik. Soda öyle güzel gidiyor ki. KaybettiÄŸimiz mineralleri geri kazanıyoruz bu sayede soÄŸuk soÄŸuk oh mis. Öğlen de olduÄŸu için bir ÅŸeyler yiyelim dedik ve marketten konserve barbunya yedik. Bu güzel sohbetli insanlara veda ettikten sonra yola çıktık.

Benzinlik tam tepede idi buraya tırmanmıştık ve ÅŸimdi 10 km kadar aÅŸağı iniÅŸ baÅŸladı. Hep derim her yokuÅŸun bir iniÅŸi var ve o zorlu tırmanışın ödülü de güzel manzaralı iniÅŸler. Ä°niÅŸ bitti ve tekrar göynüğe doÄŸru tırmanış baÅŸladı. Biz yokuÅŸları tırmanıp bazı noktalarda yada zirvede Murat abiyi bekliyorduk. Murat abi yokuÅŸlarda hem römork’tan hem de aşırı yük nedeni ile zorlanıyor ve bisikletten inip yürüyerek rampaları çıkmaya devam ediyordu. Bu arada yol arkadaÅŸlarım benden yaşça büyük ve tecrübeliydi bunu da belirtmek isterim. Murat abi 65, Osman abi 60 yaÅŸlarında genç delikanlılar. Sağımız ve solumuzda orman kuÅŸ ve cırcır böceklerinin sesleri ile ilerlemeye devam ediyorduk. Bir ara Osman abi Murat abi ile bisikleti deÄŸiÅŸti ama bir süre sürdükten sonra tekrar kendi bisikletine geçti. Römork’lu bir bisikleti sürmek her babayiÄŸitin harcı deÄŸil bence.

Tırmanırken saÄŸ tarafımda tarlada çalışanlara selam verdim bana cevap olarak, ” hoÅŸgeldiniz! ” dedi. O kadar iyi hissettim ki kendimi. BüyükÅŸehirde birbirimizden bir selamı bile esirger hale gelmiÅŸ o kalabalık içinde yalnızlaÅŸmıştık. Ä°lerde saÄŸ tarafta bir teyze gördüm, başında örtüsü, üzerinde hırkası, altında ÅŸalvar elini arkasına baÄŸlamış , kafası aÅŸağıda saÄŸa sola bakıyor yerde birÅŸey arıyor gibiydi. Birden içimi öyle bir hüzün kapladı ki! Annem aklıma geldi, bütün yaÅŸlılar onların yaÅŸanmışlıkları ve sonrasında omuzlarında yılların yorgunluÄŸu çökmüş analar. Aklıma bunlar geldi iÅŸte. Bisikletle yolda yavaÅŸ yavaÅŸ giderken düşünecek çok çok zamanınız oluyor dostlar. Rampa tırmanışına devam ettik ve Göynüğe 4-5 km kalmıştı. Saat 19:00 civarındaydı. Nihayet rampa bitti ve düze çıktık. YerleÅŸim yerleri arkamızda kaldı, yolun iki tarafı da ormandı. Osman abi ile biz önden giderken sol tarafımda yolun tam karşısında bir mescit binası gördüm. Hemen Osman abiye döndüm ve binayı iÅŸaret ettim. Karşıya geçtik mescide doÄŸru gittik. Bahçesi yeÅŸile boyalı demir teller ile çevrilmiÅŸ yeni bir yapıydı. Mescid binasının hemen yanında bir çeÅŸme akıyordu şırıl şırıl. ÇeÅŸmenin hemen üstünde de ufak bir güneÅŸ enerjisi paneli vardı. Bir süre aramızda bu panelin ne iÅŸe yaradığı hakkında tartıştık ama sonuca varamadık. 🙂 Tel çitin kapısından içeri girdiÄŸimizde mescid binasının dışında ayrı bir yapı olarak kadın ve erkek tuvaleti vardı. Mescid binası Kadın ve erkek giriÅŸi farklı 2 odalı müstakil bir ev gibiydi. Biraz sonra inek sürüsü ile birlikte bir çoban amca geldi. Kendisi ile biraz sohbet etmeye çalıştık ama amca pek bizle ilgili deÄŸildi. Sürüdeki inatçı bir ineÄŸi çekiÅŸtirip durdu bayağı bir süre. Az sonra Murat abi de geldi. Aramızda konuÅŸup burada kalabileceÄŸimize karar verdik. Murat abi ilk önce ben bahçede çadır kurarım dedi fakat içeriyi gösterip biraz da ısrar edince vazgeçti. Çantaları söküp malzemeleri çıkardık yavaÅŸtan yerleÅŸmeye baÅŸladık. Bu sırada çoban amcanın sürüsünün devamı geldi 3 tane de çoban köpeÄŸi geldi sürüyle. Tazı cinsi zayıf köpeklerdi. Osman abi köpeklerle bayağı bir uÄŸraÅŸtı kızdırdı. Yapma dedikçe durmadı iyi eÄŸlendi bir süre 🙂 Ben fırsat bu fırsat çamaşırlarımı hızlıca güneÅŸ batmadan yıkamaya koyuldum. Mescidin tuvaletleri biraz kirlenmiÅŸ içerisi çamurluydu. Osman abi orada bulduÄŸu fırça ve hortumla bir güzel yıkayıp tuvaletleri tertemiz yaptı. Ä°ÅŸte olması gereken davranış. Tebrikler abi. Vallahi benim aklıma gelmezdi, hatta yapmazdım bile ama senden bir ÅŸey daha öğrenmiÅŸ oldum abi.

Murat abi masayı kurdu akÅŸam yemeÄŸi için hazırlıklar yaptı. Bu sırada bir araç geldi içinden inen abi selam verdi ve sohbete baÅŸladık. (Kusura bakmasın ismini ÅŸu an hatırlayamadım.) Oranın köylüsü olan abi mescidin yapılmasında emeÄŸi geçen ve oranın bakımını üstlenen kiÅŸilerden biriymiÅŸ. Bizim abiler sohbete daldı ben çamaşıra devam 🙂 Merak edenler için bir bilgi olsun; gece güvenlik açısından farkedilmemek için bisikletleri görünmeyen yerlere koymak gerek. Bisikletlerin tekerlerinin yanaklarında ve bisikletlerin üzerinde farklı yerlerde reflektörler olduÄŸu için mümkünse görünmeyecek biry ere koymalı yada yere yatırımalı. Biz bisikletleri binanın arkasına kilitledik. Sohbet ettiÄŸimiz abi bir süre sonra gitti. Öğrendim ki bize köy ekmeÄŸi getirmeye gitmiÅŸ. Yarım saat sonra tekrar geldiÄŸinde hava kararmıştı. Osman abi aşçımız olarak yemekleri piÅŸiriyordu. Osman abi Beypazarı’ndan beri yaprak sarması deyip duruyordu. Ben hep turcuların yazılarında okurdum da başıma çok denk gelmemiÅŸti. Abi evinden bize yaprak sarması, köy yoÄŸurdu, köy ekmeÄŸi ve peynir getirmiÅŸti. Bizim menüye ekledik yemekler yendi sohbet çay derken baÅŸka bir araç durdu abinin arkadaşı geldi. Sonra oÄŸlu geldi muhabbet sohbet tatlı tatlı devam etti. Ben esnemeye baÅŸladım istemsizce bir baktım saat 23:00 olmuÅŸ abiler müsade istediler teÅŸekkür ettik çok çok. Uyku tulumu ve matları serip gecenin sessizliÄŸine bıraktık kendimizi.
Bugünde böyle bitti dostlar. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

PaylaÅŸ

Grafik Tasarım Uzmanı, Bisiklet sever, gezi sever, blogger

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göster
Gizle
Verified by ExactMetrics